Archive for Aralık 30, 2015

Elektromanyetik Radyasyonun Etkileri Üzerine

Elektromanyetik spektrum hakkında bilgi verildikten sonra (http://www.huseyincavus.com.tr/web/elektromanyetik-spektrum/) hem elektromanyetik dalganın enerjisi (http://www.huseyincavus.com.tr/web/elektromanyetik-dalgalarin-enerjisi-ve-foton/) hem de elektromanyetik alanın/radyasyonun madde üzerindeki etkileri fiziksel bir bakış açısıyla bu sitede işlenmişti. Linkleri sırasıyla aşağıdaki gibidir.

Elbette yaşadığımız çağın gereği tüm canlı ve cansız varlıklar radyasyona maruz kalmaktadırlar. Gece uyurken açık bırakılan gece lambası, yaz akşamlarında kullanılan sivrisinek kovucular, yemeklerimizi hemencecik ısıttığımız mikrodalga fırınlar, saçımızı kısa sürede kurutan kurutma makineleri, laptop ve cep telefonlarımızı internete bağlayan kablosuz ağ sistemleri, laptop ve cep telefonlarının direk kendileri, eski ve yeni tip TV’ler yani velhasıl tüm elektrikli cihazlar… tümü radyasyon kaynağıdır. Bu nedenle illaki radyasyona maruz kalınmaktadır. Acaba bunlar zararlı mı? Cevap evet ise ne kadar zararlıdırlar?

Yukarıda linkleri verilen başlıklarda anlatıldığı gibi elektriksel yük ve bu yükün hareketinin olduğu tüm durumlarda elektrik ve manyetik alan (elektromanyetik alan) oluşması kaçınılmazdır. Acaba bun alanın olumsuz yanları var mıdır? Varsa nelerdir? Bu konuda yukarıda kısaca sıraladığımız cihaz ve ekipmanları üreten firmalar zararsız olduklarını öne sürerken olumsuz yönleri olduğunu iddia eden çalışmalar da ileri azımsanmayacak kadar çoktur.

Hatta, Ben bile bu yazıyı yazarken etkilenmiş olabilirim. Işığı bol olsun rahmetli Kemal Sunal gibi olacak ama çok etkilenmemiş de olabilirim. Bu konuda iç karartıcı, ürkütücü , endişe verici olmak istemem.

Radyasyonda sınıflama genel anlamda görünür bölge (kırmızı ve mor ışık arası) üzerinden yapılmaktadır. Yukarıda linki verilen elektromanyetik spektrumun düşük enerjili kısmı veya görünür bölgenin kırmızı renginin ötesinde yani kızıl öte bölgesinde (infrared) yer alan radyasyon iyonlaştırıcı olmayan radyasyon olarak adlandırılırken; mor rengin ötesi ise morötesi (ultraviyole) bölgesi olarak adlandırılmakta iyonlaştırıcı etkiye sahip radyasyon olarak karşımıza çıkmaktadır.

İyonlaştırıcı olmayan radyasyon kaynaklarına bazı örnekler vermek gerekirse bunları günlük hayattan bulmak olasıdır. Bunlar; baz -cep telefon-TV-radyo-telsiz cihazları ve antenleri, iletim hatları, indüksiyonlu ocaklar, mikrodalga fırın, radar sistemleri, traş makinesi, saç kurutma makinesi sayılabilir. Günlük yaşamımızda iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kaynaklarının kanser, baş ağrısı, uykusuzluk gibi sonuçlara yol açtığı kesin olarak gösterilememiştir. Lakin bazı çalışmalarda bu tip radyasyona uzun süre maruz kalmanın beynin elektriksel aktivitelerinde ve algılama-dikkat noktasında kısa süreli değişimlere neden olduğu üzerine yoğun bir şekilde ifade edilmektedir.

Elektromanyetik spektrumun güçlü bölgesine yer alan radyasyonun oluşturan kaynaklar, türüne göre sırasıyla aşağıdaki gibidir.

Kozmik ışınlar dış uzaydan gelen radyasyonlardır ve spektrumda en kısa dalga boyuna yani en yüksek frekansa (enerjiye) sahip ışınlardır.Gama ışınları, atom çekirdeğinde radyoaktivite yoluyla oluşmaktadır Gamma ışınları; bir atom çekirdeğinin çapından daha da küçük dalga boylu dalgalar içermektedirler.X-ışınları; özel lambalar, X ışın tüpleri ve metal bir hedefe çarpan hızlı elektronlar gibi mekanizmalar sayesinde oluşturulabilirler. X ışınları (Röntgen ışınları) yumuşak maddelerin içine nüfuz edebilme kabiliyetine sahiptirler. Morötesi (UV) ışınları, tıpkı X ışınlarında olduğu gibi özel lambalarda, gaz deşarjlarında ve de yıldızların içlerinde üretilmektedirler.

Bu tür ışınlara ise iyonlaştırıcı radyasyon da dendiğini söylemiştik. Yüksek enerjili olan bu dalgalar DNA ve biyolojik dokuda hasara yol açabilen ve tabii ki moleküler bazda çok büyük değişikliklere yol açabilen yüksek enerjili radyasyona sahiptirler. Ve hatta iyonlaştırıcı radyasyonun hücrelerin DNA’sını etkileyerek mutasyona ve devamında ise kansere yol açtığı kesin olarak bilinmektedir.

İyonlaştırıcı radyasyonun bu şekilde yıkıcı ve sıkıntı verici etkileri olabilmekte iken günlük hayatta daha sık karşımıza çıkan iyonlaştırıcı olmayan radyasyondan sakınmak için yapılabilecek ufak önlemler nelerdir derseniz; bunlar şu şekilde sıralanabilir. Yukarıda sıraladığımız ve günlük hayatta çokça kullandığımız teknolojik cihazların kullanımını elimizden geldiğinde azaltmalıyız. Yüksek gerilim hatlarının, mümkünse, 500 m yakınında ev-arsa almamalıyız. Bilgisayar ve TV ekranlarından makul uzaklıkta (40-50 cm ve daha fazlası) uzak durmalıyız. Elektromanyetik alanın duvarlardan geçebileceğini hesaba katmalıyız ve yaşam alanlarımızı buna göre düzenlemeliyiz. Çalışma mantığı X ışın ve katot ışın tüplerine benzer olan fakat daha az radyasyona sahip olan eski tip tüplü TV’leri kullanmaktan kaçınmalıyız. Mesela yatak odamızda TV bulundurmamalıyız. Cep telefonlarına sarılarak/yastığın altına koyarak uyumamalıyız. Kullanılmıyorsa ve kullanılmaları gerekmiyorsa eğer elektrikli aletlerin fişlerini çekmeliyiz. Radyasyonu yüksek flöresan veya halojen ampul yerine radyasyonu düşük olduğundan emin olduğumuz ampul kullanmalıyız. Cep telefonları ilk arama ve ilk açma esnasında anlık olarak yüksek radyasyon yayabilmektedirler, bu nedenle, hemen kulağımıza götürmek yerine bir iki saniye sonra kulağımıza götürmeli ve yanağımıza-kulağımıza çok yapıştırmamalıyız.

Son olarak elektromanyetik dalgaların gözle görülmemesi bizi yanıltmamalı ve uzun vadede olası olumsuz etkilerin çok paranoya içine girmeden yavaş bazı sonuçlara yol açabileceğini dikkate almalıyız. Bu konuda yapılan çalışmalar elektromanyetik dalgalara bağlı olası etkileri yönünden kesin ve tutarlı kanıtlar gösterememekle birlikte insanların zihninde kuşku-merak uyandırmaya ve zihinleri bulandırmaya devam etmektedir.

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail