Evren Üzerine-20

Evrenin Geleceği

Evrenin kaderini belirleyen en önemli etken, içerdiği madde yoğunluğudur. Çünkü genişlemeyi durduracak başlıca etken bu maddeden kaynaklanan kütleçekimidir. Bu da birim hacimde ne kadar madde bulunduğu ile ilgilidir.

20. yüzyılın başında oluşmaya başlayan kozmoloji yaklaşımına ve genel görelilik kuramına göre, evrendeki madde eşit-homojen dağılmıştır ve her yönde aynı görülür (izotropluk). Bu düşünce kozmolojik ilke olarak isimlendirilir.

Einstein’ın genel görelilik kuramı, kütlenin uzayı büktüğünü öne sürer ve maddenin kütleçekim etkisi altındaki hareketine de bu eğrilik neden olur. Kütleçekim uzayı eğdiğinden, ışık doğrusal olarak ilerleyemez. Eğer bir ortamda kütle varsa, burada “düz çizgilerden” bahsetmek yanlış olur. İki nokta arasındaki en kısa uzaklık bir doğru değil eğridir. Böyle bir uzayda paralel çizgiler de kesişebilir.

Karmaşık gibi görünmekle birlikte eğri uzay kavramı evrenin kaderini belirleyen uzayın yapısını açıklamada kolaylık sağlar. Buna göre evrenin geometrisi, üç değişik biçimde yani kapalı, açık ya da düz olabilir.

Eğer evren madde bakımından yeterince yoğunsa, genişlemesi bir gün duracak ve evren çökmeye başlayacaktır. Bu çökme evren yeniden tekilliğe ulaşana değin sürecektir. Kapalı evren modeline göre, Büyük Patlama periyodik olarak olan bir şeydir. Genişlemesinin bir sınırı olduğundan, böyle bir evrenin hacmi her zaman sonludur.

Açık evren modeli, evrendeki yoğunluğun kritik değerin altında olması durumunda, kütleçekiminin genişlemeyi hiçbir zaman durduramayacağını ve genişlemenin sonsuza kadar süreceğini söyler. Böyle bir evrende galaksiler yeni yıldızlar üretmek için gereken gaz stoklarını tüketir, yıldızlar da ömürlerini tamamladıklarında söner.

Evrendeki madde yoğunluğu kritik değere eşitse, evren yine sonsuza kadar genişler. Şişme kuramı, evrendeki maddenin kritik değere çok yakın olduğunu söylüyor. Bu, yapılan son gözlemlerle de doğrulanıyor.

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

Comments are closed.