Tag Archive for kontenjan

TÜRKİYE ÜNİVERSİTELERİNDE (2000 YILINDAN ÖNCE KURULAN) AKADEMİK UNVANLARIN ÜNİVERSİTE SIRALAMALARINA ETKİSİ

Canan Zehra ÇAVUŞ[1] ve Hüseyin ÇAVUŞ[2]

[1] Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü e-posta:cekrem@comu.edu.tr

[2] Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü e-posta:h_cavus@comu.edu.tr

ÖZET

University Ranking by Academic Performance (URAP), Türkiye ve dünya üniversitelerinin sıralamasını yapan bir kurumdur. Türkiye’deki üniversiteler URAP tarafından iki grupta incelenmektedir. Bunlar kuruluş yılına göre; 2000 yılından önce ve 2000 yılından sonra kurulan üniversiteler şeklindedir. 2000 yılından önce kurulan ve URAP tarafından sıralaması yapılan üniversite sayısı 71 iken, 2000 yılından sonra kurulan üniversite sayısı ise 86’dır. Bu çalışmada, öncelikle Türk üniversitelerinin URAP sıralaması, YÖK Akademik arama sistemi yardımıyla çıkartılan akademisyen unvan profili ve URAP sıralaması ile korelasyonları belirlenmiştir.  Devamında 2000 yılından önce kurulan üniversitelerin il bazındaki URAP puanlamasının dağılışı haritalandırılmıştır. Son olarak her unvanın üniversite sıralamasına katkı oranı AHS yöntemi ile hesaplanmış ve bu katkılar ile URAP arasındaki korelasyon katsayıları belirlenmiştir. Sonuç olarak; 2000 yılından önce kurulan üniversiteler için yapılan akademisyen unvan profili ve URAP sıralaması arasındaki en yüksek korelasyon doçent sayısına, en düşük korelasyon ise doktor öğretim üyesi sayısına aittir. AHS ağırlıklandırma sürecine ilişkin korelasyonda en yüksek oranın ise profesör uvanına ait olduğu belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler: URAP Sıralama, YÖKAKADEMİK, Akademik Unvan, Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS)

 

Devamı için tıklayınız…

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

TÜRKİYE’DE 2000 YILINDAN SONRA KURULAN ÜNİVERSİTELER İÇİN AKADEMİK UNVANLARIN ÜNİVERSİTE SIRALAMALARINA ETKİSİ

Hüseyin ÇAVUŞ[1] ve Canan Zehra ÇAVUŞ[2]

[1] Çanakkale Onsekiz Mart Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü eposta: h_cavus@comu.edu.tr

[2] Çanakkale Onsekiz Mart Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü eposta: cekrem@comu.edu.tr

 

ÖZET

URAP (University Ranking by Academic Performance), ülkemiz ve dünya üniversiteleri için sıralamalar yapan bir kurumdur. Ülkemiz için bu sıralama kuruluş yılına göre iki grupta incelenmektedir. Bunlar; 2000 yılından önce ve 2000 yılından sonra kurulan üniversiteler şeklindedir. 2000 yılından önce kurulan üniversite sayısı 71, 2000 yılından sonra kurulan üniversite sayısı ise 86’dır. Bu çalışmada, öncelikle 2000’den sonra kurulan üniversitelerin il bazındaki URAP puanlamalarının dağılışı haritalandırılmıştır. Devamında bu üniversitelere ait YÖKKADEMİK arama sistemi yardımıyla çıkartılan akademisyen unvan dağılımı URAP sıralaması ile birlikte ortaya konmuştur. Son olarak akademik unvanlara sahip öğretim elemanı sayısının üniversite sıralamasına katkısı, uzman görüşleri alınarak AHP (Analitik Hiyerarşi Prosesi) yöntemi ile ağırlıklandırılmış ve bu ağırlıkların üniversite sıralamaları üzerindeki korelasyonları belirlenmiştir. Sonuç olarak 2000 sonrasında kurulan üniversiteler için;  akademisyen unvan dağılımı ile URAP sıralaması arasındaki en yüksek korelasyon araştırma görevlisi sayısına, en düşük korelasyon ise profesör sayısına aittir. AHP ağırlıklandırma sürecine ilişkin korelasyonda en yüksek oranın doçent unvanına ait olduğu belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler: URAP Sıralama, YÖKAKADEMİK, Akademik Unvan, Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP)

 

Devamı için tıklayınız…

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

TÜRKİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN RESEARCHGATE AÇISINDAN GÖRÜNÜRLÜĞÜ (2000 YILINDAN SONRA KURULAN)

TÜRKİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN RESEARCHGATE AÇISINDAN GÖRÜNÜRLÜĞÜ

(2000 YILINDAN SONRA KURULAN)

 

THE VISIBILITY OF UNIVERSITIES IN TURKEY ACCORDING TO RESEARCHGATE

(FOUNDED AFTER THE YEAR OF 2000)

Hüseyin ÇAVUŞ ve Canan Zehra ÇAVUŞ

Fen Edebiyat Fakültesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale

h_cavus@comu.edu.tr -cekrem@comu.edu.tr

Özet

ResearchGate (RG), akademik araştırmalara ve araştırmacılar arasındaki işbirliğine erişimi kolaylaştırmak için tasarlanmış akademik bir sosyal ağ sitesidir. 2008 yılında bir grup bilim insanı tarafından kurulan RG, dünya çapında 15 milyondan fazla kullanıcısı ile hızla kendi türündeki en büyük ağ sitesi haline gelmiş olup ‘bilim adamları için Facebook’ olarak adlandırılmaktadır. Bu çalışmada, Türk Üniversitelerinin (2000 yılından sonra kurulan), RG sitesinde verilen her kuruma ait üye sayısı, yayın sayısı ve yayınların haftalık okunma oranına göre düzenlenen yeni bir sıralaması sunulmaktadır. Son olarak ise 2000 yılından sonra kurulan üniversitelerin il bazında puanlaması harita üzerinde gösterilmektedir.

Anahtar kelimeler: Akademik Sosyal Ağ, ResearchGate (RG), Görünürlük Analizi, Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS)

Abstract

ResearchGate (RG) is an academic social network designed to facilitate access to collaborations between academic researches and researchers. Founded in 2008 by a group of scientists, RG has quickly become the largest network site of its kind with more than 15 million users worldwide and is called ‘Facebook for Scientists’. In this study, a new ranking of Turkish Universities (established after 2000), organized according to the number of members, number of publications and weekly reading rate of publications belonging to each institution in RG site is presented. Finally, the scores of the provinces established after 2000 are shown on the map. Devamı için tıklayınız.

 

 

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

TÜRKİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN RESEARCHGATE GÖRÜNÜRLÜK ANALİZİ (2000 YILINDAN ÖNCE KURULAN)

TÜRKİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN RESEARCHGATE GÖRÜNÜRLÜK ANALİZİ

(2000 YILINDAN ÖNCE KURULAN)

 

THE RESEARCHGATE VISIBILITY ANALYSIS OF UNIVERSITIES IN TURKEY

(FOUNDED BEFORE THE YEAR OF 2000)

Canan Zehra ÇAVUŞ ve Hüseyin ÇAVUŞ

Fen-Edebiyat Fakültesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale

cekrem@comu.edu.tr; h_cavus@comu.edu.tr

Özet

            Bilişim ve internet teknolojilerindeki ilerleyiş bilgiye erişim sürecini de kolaylaştırmaktadır. Sosyal ağlar ve akademik sosyal ağlar, bilişim teknolojilerindeki gelişime bağlı olarak hızla çeşitlenmektedir.  Akademik sosyal ağlar; araştırmacıların çalışmalarını paylaşabildiği, çalışmalarında işbirlikleri kurabildiği, özgeçmişlerine ait profil oluşturabildiği, soru-cevap şeklinde bilimsel tartışma ortamı oluşturabildiği platformdur. Akademik sosyal ağ sitelerinden biri olan ResearchGate (RG), 2008 yılında bir grup bilim insanı tarafından, akademik araştırmalara ve araştırmacılar arasındaki işbirliğine erişimi kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmıştır. RG, dünya çapında 15 milyondan fazla kullanıcısı ile hızla kendi türündeki en büyük ağ sitesi haline gelmiş olup ‘bilim adamları için Facebook’ olarak da adlandırılır. Bu çalışmada, Türk Üniversitelerinin (2000 yılından önce kurulan), RG sitesinde verilen her kuruma ait üye sayısı, yayın sayısı ve yayınların haftalık okunma sayısı göre düzenlenen yeni bir sıralaması sunulmaktadır. Devamında ise 2000 yılından önce kurulan üniversitelerin il bazında puanlaması harita üzerinde gösterilmektedir.

Anahtar kelimeler: Akademik Sosyal Ağ, ResearchGate (RG), Görünürlük Analizi, Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS)

Abstract

            The advancement in information technology and internet technologies also facilitates the access to information. Social networks and academic social networks vary rapidly depending on the evolution in information technologies. Academic social networks; researchers can share their work, do collaboration in their work, create a profile for their biographies, and make scientific discussions in the form of questions and answers. ResearchGate (RG), one of the academic social networking sites, was designed by a group of scientists in 2008 to facilitate access to collaborations between academic researches and researchers. With over 15 million users worldwide, RG has quickly become the largest web site in its kind and is called ‘Facebook for Scientists’. In this study, a new ranking of Turkish universities (established before 2000), which is organized according to the number of members, number of publications and number of weekly readings of publications belonging to each institution in RG site is presented. Then, the province-based scores of the universities that were established before 2000 are shown on the map. Devamı için tıklayınız.

 

 

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

2010-2017 YILLARI ARASINDA MATEMATİK, FİZİK, KİMYA VE BİYOLOJİ BÖLÜMLERİNİN ÜNİVERSİTE SINAVLARINDAKİ KONTENJAN-YERLEŞEN ÖĞRENCİ DURUMU

2010-2017 YILLARI ARASINDA MATEMATİK, FİZİK, KİMYA VE BİYOLOJİ BÖLÜMLERİNİN ÜNİVERSİTE SINAVLARINDAKİ KONTENJAN-YERLEŞEN ÖĞRENCİ DURUMU

 

CASE STUDY OF THE QUOTA-SETTLED STUDENTS IN THE UNIVERSITY EXAMINATIONS FOR THE DEPARTMENTS OF MATHEMATICS, PHYSICS, CHEMISTRY AND BIOLOGY BETWEEN THE 2010-2017 YEARS

 

Hüseyin ÇAVUŞ

Fen Edebiyat Fakültesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale

h_cavus@comu.edu.tr

 

ÖZET

Teknoloji üretiminin temelinde temel bilim olduğu bir gerçektir. Ülke gelişiminin teknoloji üretimine ve dolayısıyla ülkenin temel bilimlerdeki durumuna bağlı olduğu ise net olarak bilinmektedir. Bu çalışmada, gelişmenin ölçütleri ve temel bilimlerin gelişmedeki önemi verildikten sonra üniversite sınavlarında matematik, fizik, kimya ve biyoloji bölümlerinin 2010-2017 yılları arasındaki kontenjan-yerleşen öğrenciler açısından durumu sunulacaktır.

 

ABSTRACT

It is a fact that basic science is the fundamental of the technology production. It is clear that country development depends on technology production, and therefore on the basic science of the country. In this study, after presenting the conditions of development and the relations between basic sciences and improvements, the quota-settling students in university exams between the years of 2010-2017 for the departments of mathematics, physics, chemistry and biology will be given. Devamı için lütfen tıklayınız.

 

 

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

Temel Bilimlerde Kontenjan Problemi ve Çözüm Önerileri

Bu yazımda Sayın Prof.Dr. Osman DEMİRCAN hoca ile beraber Ağustos 2014’te kaleme aldığımız bir çalışmamızı paylaşmak istiyorum. Bu yazıda ortaya konulan fikirler, kendisinin yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptığı Bilim Gündemi adlı programda birlikte çıktığımız yayında atılmıştı. Bu programda “Temel Bilimlerde Kontenjan Durumu ve Çözüm Önerileri” üzerine konuşmuştuk. Sonrasında beraber aşağıdaki gibi bir yazı kaleme aldık. Kendisinin de iznini alarak paylaşmayı uygun buldum.

 

Temel Bilimlerde Kontenjan Problemi ve Çözüm Önerileri

Hüseyin ÇAVUŞ ve Osman DEMİRCAN

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Özet

Teknoloji üretiminin temelinde temel bilim olduğu ve ülke gelişiminin teknoloji üretimine ve dolayısıyla ülkenin temel bilimlerdeki durumuna bağlı olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada, ülkemizin temel bilimlerdeki durumu değerlendirildikten sonra ortaöğretimde ve yükseköğretimde temel bilim eğitiminin durumuyla beraber yükseköğretimdeki temel bilim bölümlerinin kontenjan durumu ve çözüm önerileri sunulacaktır.

Giriş

Toplumlar daima daha refah, özgür ve sürdürülebilir bir hayat arayışı içinde olmuşlar ve bu duruma ancak ve ancak demokratik ortamlarda yaşamı kolaylaştıran teknolojileri etkin kullanarak ulaşabileceklerini öğrenmişlerdir. Örneğin Avrupa Birliği bu anlayışla varlığını sürdürmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu bağlamda yaşamı kolaylaştıracak teknoloji geliştirmek için temel bilimler (Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, Moleküler Biyoloji ve Genetik, Astronomi ve Uzay Bilimleri, İstatistik, vb) alanlarında önemli buluşlar gerçekleştirilmektedir. Özellikle 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren bu toplumlarda hızlanan bilim ve teknolojideki gelişmelerde temel bilimlerin çok önemli rol oynadığı görülmektedir.

Bilgi ve inovasyon çağı olma yolunda hızla ilerleme kaydedilen 21. yüzyılda; ülkelerin Bilim ve Teknoloji politikaları ve uygulamaları, dünyadaki yerini, saygınlığını ve refah düzeyini belirlemektedir. Günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim, güvenlik gibi toplumun günlük temel ihtiyaçlarını dışa bağımlılığı en aza indirgeyerek karşılamak üzere Bilim ve Teknoloji politikalarını belirlemekte ve Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarıyla gelişmelerini sağlayan yeni bilgi ve teknoloji üretimini gerçekleştirmektedir.

Bu doğrultuda ihtiyaca yönelik ve modern araçların/ürünlerin ortaya çıkarılmasında temel bilimlere dayalı olarak gelişen teknolojiler öne çıkmaktadır. Bunlardan bazıları sırasıyla: İletişim, Ulaşım, Uzay, Enerji, Nükleer, Biyoteknoloji, Nanoteknoloji, Savunma, Genetik ve Hızlandırıcı teknolojileridir. Örneğin; bir uydunun ağırlıklı olarak malzeme, elektronik ve yazılımdan oluştuğunu kabul edersek Temel Bilimlere dayalı Ar-Ge’nin önemi kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Toplumlarda refah düzeyini arttıran yerli otomobil, uçak, hızlı tren, cep telefonu, uydu, bilgisayar, görüntüleme ve tedavi cihazları, ilaç, hızlandırıcı ve detektör üretebilmenin önemi dikkate alındığında Temel Bilimlere dayalı araştırmaların önemi kolayca anlaşılmaktadır. Gelişmek isteyen yani refah düzeyini arttırmak isteyen her ülkenin özellikle enerji, savunma, iletişim, ulaşım, sağlık gibi alanlarda ihtiyaç duyduğu yüksek teknoloji ürünleri üretip ortaya koyması gerekmektedir. Gelişmede dışa bağımlılığın azaltılması ve yüksek teknolojiye dayalı üretim ile refah düzeyinin arttırılması ancak ve ancak temel bilim alanlarında atılacak adım ve yatırımlarla mümkün olmaktadır.

Durum böyle iken, Ülkemizde son yıllarda “Temel Bilim Bölümleri”nin tercih edilmesinde ciddi bir düşüş yaşanmaktadır. Her geçen yıl “Temel Bilim Bölümleri”nin toplam kontenjan sayısının düşürülmesine rağmen, yerleşen öğrenci sayısı son yıllarda bu kontenjanın yaklaşık 1/3’üne gerilemiş ve hatta bazı bölümlerde dibe vurmuş yani sıfır olmuştur.

Bu durumun arkasındaki temel neden orta öğretimde temel bilimleri tercih edecek öğrenci sayısının yıldan yıla hızla düşmüş olmasıdır. Üniversiteye girme aşamasındaki öğrenciler bölüm tercihi yapmadan önce kendilerine / çevrelerine aşağıdaki soruları sormakta ve verdiği/aldığı cevaplara göre tercihlerini şekillendirmektedir.

  • Mezun olduktan sonra nasıl ve ne şartlarda iş bulabilirim?
  • Acaba öğretmen olabilir miyim?
  • Okurken zorlanır mıyım?
  • Ne kadar para kazanabilirim?

Sayısal Öğrencilerin Tercihleri: Fıskiye Modeli

Bilindiği gibi ortaöğretimde sayısal sınıf mevcutlarında bir azalma vardır (örneğin 5 sınıfın 4’ü sözel 1’i sayısal). Bu azalma yüksek öğretimdeki sayısal bölümleri tercih edecek öğrenci sayısını daha baştan çok aşağılara çekmektedir. Diğer taraftan son birkaç yıllık ÖSYM yerleştirme sonuçlarına göre sayısal öğrenciler, yukarıda sıralanan sorular çerçevesinde, öncelik sırasıyla a) Tıp, b) bölüm fark etmeksizin ODTÜ / Boğaziçi / İTÜ gibi üniversiteler, c) Mühendislik Fakülteleri ve son olarak d) Fen Fakültelerini tercih etmektedir.

Bu durum bir fıskiyeye benzeterek açıklanabilir: Dört bölmeli bir fıskiyede suyun yukarıdan aşağıya dökülürken farklı büyüklükteki çanakları sırasıyla doldurarak aktığı düşünülsün. Toplam su miktarı, tercih aşamasındaki toplam sayısal öğrenci sayısını ifade etsin. Su yukarıdan aşağıya dökülmeye başladığında öncelikle en üst çanakta bulunan ve iş garantisine sahip olan tıp fakültelerine ait çanağı doldurmaktadır. Bu durumda tıp fakülteleri kontenjan problemi yaşamamakta ve hem nicelik hem de nitelik olarak tamamen dolmaktadır.

Birinci çanaktan dökülen su ile bölüm fark etmeksizin ODTÜ / Boğaziçi / İTÜ gibi üniversiteleri temsil eden ikinci çanak da dolacaktır. Bu üniversiteler nicelik olarak (yani öğrenci sayısı) problem yaşamıyor gibi görünse de nitelikli (yani başarılı) öğrencilerin tercih etmesi noktasında problem yaşadığı bilinmektedir. Yani daha iyi öğrenciler tıp fakültelerine gitmektedir.

Tercih sırasında üçüncü sıradaki mühendislik fakültelerini temsil eden çanak kalan su ile tamamen dolmamaktadır. Ayrıca hatırlamak gerekir ki iyi öğrenciler birinci ve ikinci çanakta kalmıştır. Büyük şehirlerdeki (özellikle deniz kenarındaki) gelişmiş üniversitelerin mühendislik fakülteleri ve çağa uygun yeni mühendislik bölümleri doluyken kendini çağa uyduramamış ve az gelişmiş üniversitelerdeki mühendislik fakülteleri kontenjan konusunda problem yaşamaktadır.

Fen fakülteleri yukarıda ifade edildiği gibi sayısal öğrenci tercihlerinin son sırasında yer almaktadır. Tercih edilmeme durumundan en çok muzdarip olan fakülteler Tablo 1 ve Tablo 2’de gösterildiği ve anlatıldığı gibi Fen ve Fen-Edebiyat Fakülteleri’nin temel bilim bölümleridir. Şekil 1’de dördüncü, yani en alttaki, çanağın temsil ettiği Fen ve Fen-Edebiyat Fakülteleri’nin temel bilim bölümlerine öğrenci kalmamakta, yani son yıllarda bu çanak dolmamaktadır. Türk Fizik Derneği TÜRKİYE’DE TEMEL BİLİMLER: Durum Tespiti ve Yapılması Gerekenler Raporu’nda da yazıldığı gibi 2011 ve 2012 yılında toplam 335 temel bilim bölümü kapanmıştır (Tablo 1). Ayrıca çoğu bölüm sahip oldukları kontenjanlara göre daha az sayıda ve daha az puana sahip öğrenciler tarafından tercih edilmiştir. Büyükşehirlerde bulunan gelişmiş üniversitelerin temel bilim bölümlerinde dahi kontenjan boşlukları bulunmaktadır. Kapanan bölümlerin tümü ise metropol olmayan ve küçük şehir olarak tanımladığımız illerde yer almaktadır. Tablo 1 incelendiğinde, boşluk oranı 2010, 2011 ve 2012 yıllarında sırasıyla % 16.45, % 28.90 ve % 56.12 olarak gerçekleşmiştir. Mevcut herhangi bir rapor olmamasına rağmen 2013 ve 2014 yılı ÖSYM yerleştirme verilerine bakıldığında, boş kalan kontenjanlardaki olumsuz artış trendinin sürdüğünü tahmin etmek hiç de güç değildir. Bu durum temel bilimler açısından oldukça önemli bir problemdir.

Tablo 2 dikkatli biçimde incelendiğinde bu durumdan en fazla sırasıyla Fizik, Biyoloji, Kimya, Astronomi ve Matematik bölümlerinin etkilendiği görülmektedir. Bu olumsuz durum ise en fazla Fizik Bölümlerinde kendini hissettirmektedir.

Çözüm Önerileri

Üzerinde durulan problem açısından iki çözüm yolu önerilebilir. Bunlardan birincisi: Bologna Süreci çerçevesinde paydaşlar ile uyumlu bir şekilde yüksek öğretimi yeniden yapılandırmak, ikincisi ise üniversitelerde temel bilim alanlarında mükemmeliyet merkezleri konseptine uygun bir biçimde, Başbakanlık‐Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK), TÜBİTAK ve Avrupa Birliği Çerçeve Programlarında öncelikli alan olarak gösterilen bölümleri açmaktır.

  • Bologna Süreci Çerçevesinde Önerilen Çözüm

Bologna Süreci, Avrupa Yükseköğretim Alanı yaratmayı planlayan bir yenilenme sürecidir. Türkiye’de yükseköğretimde ulusal yeterlikler çerçevesi oluşturulmasına yönelik ilk çalışmalar, 2005’te Bergen’de (Norveç) yapılan ve Bologna süreci kapsamında ulusal yeterlilikler çerçevelerinin oluşturulmasını karara bağlayan Bakanlar Zirvesi sonrasında Yükseköğretim Kurulu tarafından başlatılmıştır (DEU İşletme Fakültesi Paydaş Analiz Raporu, 2010).

Yükseköğretim programları üzerinde uygulanması öngörülen “Türkiye Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi (TYYÇ)” kapsamında uygulama takvimi oluşturulmuştur. Buna göre kağıt üzerinde süreç tasarlanmış, ders kredileri ve öğrencilerin çalışma yükleri belirlenmiş ve mesleki eğitim dahil önlisanstan başlayarak doktora eğitimi düzeyine kadar yeterlilikler tanımlanmıştır (DEU İşletme Fakültesi Paydaş Analiz Raporu, 2010).

TYYÇ, ulusal düzeyde yükseköğretim yeterlilikleri arasındaki ilişkiyi açıklayan, paydaşlarca tanınan ve ilişkilendirilebilen, yeterliliklerin belirli bir düzen içerisinde yapılandırıldığı bir sistemdir. Bu aşamada eğitim kurumlarından beklenen, paydaşları ile birlikte, ulusal ve sektörel yeterlikler doğrultusunda kurum misyonuna ve akredite kriterlerine uygun kalite güvence sistemiyle denetlenme özelliğine sahip programlar geliştirmesidir.

Paydaşlar: Öğrenci, Akademisyen, Üniversite, Veli, İşveren, Mezun, Merkezi idare, Yerel irade, Kamu kurumları, o İl’deki ortaöğretim kurumları olarak sıralanabilir.

Ülkemizde her ilde üniversite ve hatta her İl’in ilçelerinde o üniversiteye bağlı bir yüksek öğretim kurumu bulunmaktadır. Yukarıda ifade edilen paydaşlar ise o İl’e ait dinamikleri (sanayi, tarih, doğa, coğrafi koşullar, tarım) ifade etmektedir.

Üniversitelerde bölümlerin açılması, bu bölümlere ait ders müfredatlarının oluşturulması noktasında paydaşlar arası koordinasyon çok büyük bir önem arz etmektedir. Bölümlerin açılma sürecinde; üniversite paydaşı, işveren paydaşı ve akademisyen paydaşı koordineli çalışmalıdır. Kontenjan belirleme noktasında hem o İl’deki ortaöğretim kurumlarına hem de işverenin/yerel iradenin istihdam edebileceği işgücü sayısına dikkat edilmelidir. O bölgenin yerel iradesi ve işvereni bu bölümleri açan üniversiteye ulaşım, lojistik, alet edevat ve laboratuar uygulama donanımı noktasında destekte bulunmalı hatta bazı derslere öğretici olarak da girmelidir. Bu sayede öğrenciler gerekli eğitimi uygulamalı olarak alırken problem yaşamamalıdır. Öğrencilerin mezun olduklarında zaten istihdam edilecekleri işyerlerinde staj yapmaları sağlanmasının yanı sıra bazı dersler işyerlerinde işveren ile beraber yapılabilmelidir (Boğaz TV 20 Mart 2014 tarihli yayını).

  • Öncelikli Alanlar Üzerinden Önerilen Çözüm

Türkiye’nin bilim ve teknolojide yol arayışlarının yaklaşık kırk yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Günümüzde belirlenmiş öncelikli alanlar ise dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin Türkiye’yi yol ayrımına getirmesi nedeniyle hazırlanmıştır. Öncelikli alanlar geleceğin teknolojilerinde egemenlik sağlayarak uluslararası toplumun refah içinde bir üyesi olmasına ve ülkenin yarınlarını garanti altına almasını sağlayacaktır. Bunun dışında izlenebilecek diğer yolların Türkiye’yi uluslararası toplumun sancılı ve ancak varlığını korumaya çalışan etkisiz bir üyesi olma durumunu değiştirmeyecektir. Bu öncelikli alanlar ise her sektörden ve kesimden binlerce uzmanın arzuladığı bir Türkiye’yi kurmaya yöneliktir. Pek çok ülkenin gerçekleştirdiği teknoloji öngörülerinin en önemli amacı da geleceği arzu edildiği gibi ve birlikte şekillendirebilmeye yönelik bu etkin uygulamayı yaratmaktır. Öncelikli alanlar, yeni bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucu yukarıda belirtilen türde yeni teknolojilerin ortaya çıkacağını saptamakta ve bunlara egemen olmak için gerekli stratejinin ana unsurlarını çizmektedir.

Avrupa Birliği, Başbakanlık-Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu, Erasmus-Socrates Programlarının en önemli amaçlarından birisi, eğitim sistemlerinin modernleştirilmesi ve kalitesinin arttırılarak insanlık yararına dönüştürülebilmesidir. Endüstriyel teknolojilerdeki araştırmalar ve yeni buluşlar, hem üretim hem de insanların yaşam standartlarının artması konusunda son derece önemlidir. Mühendislik ile temel bilimler aynı temellere dayanıyor olsa da, ikisinin arasında formatik bir kopukluk olduğu ortadadır. Özellikle ürün tasarım ve üretim hatlarında temel bilimlerin eksikliği AR-GE faaliyetleri için harcanan süreleri uzatmanın yanında, üretim maliyetlerinin de ciddi oranda artmasına sebep olmaktadır. Ayrıca, temel bilimlerdeki yüksek bilgi birikiminin endüstriye ve endüstriyel teknolojilere aktarılması önümüzdeki süreçte ulusal kalkınmayı ve modernleşmeyi olumlu yönde etkileyecektir.

Temel Bilimleri doğrudan ilgilendiren, çok disiplinli, disiplinler arası ve endüstriyel uygulamaları da olan ve bahsi geçen kurum ve kuruluşların belirlediği öncelikli alanlar aşağıdaki gibi sıralanabilir.

ENERJİ
Güç ve Depolama Teknolojileri/ Yenilenebilir Enerji Kaynakları (Güneş Enerjisi, Biyoenerji, Rüzgar Enerjisi, Jeotermal Enerji, Hidroelektrik) /Nükleer Enerji /Ulaştırmada Enerji Verimliliği /Hidrojen ve Yakıt Pilleri / Fosil Yakıtlar/ Sanayide Enerji Verimliliği /Konut ve Ticari Binalarda Enerji Verimliliği
SU
Entegre Havza Yönetimi /Arıtma Teknolojileri /İklim Değişikliği /Öncelikli, Spesifik ve Mikro Kirleticiler / Su Bilgi Sistemleri / Coğrafi bilgi sistemleri / Sürdürülebilir Tarımsal Sulama Yönetimi / Sınıraşan Sulara Yönelik Hidropolitik Araştırmalar / Su Tasarruf Teknolojileri Yeniden kullanım /Altyapı ve Dağıtım Sistemleri / Yer Altı Suları ve Yer Üstü Suları /Sağlık Riski Değerlendirmesi /Su Kullanımı ve Su Hakları Araştırmaları / Dağıtım sistemi Su Kalitesi /Su Kalitesini Belirlemek İçin Analitik Metodlar / Sanal Su Çalışmaları /Dezenfeksiyon Yan Ürünleri
GIDA
Biyoteknoloji, Moleküler Biyoloji ve Genetik /Tarla Bitkileri /Zootekni ve Hayvan Besleme  / Gıda Hijyeni ve Sanitasyonu /Gıda İşleme  /Su Ürünleri Yetiştiriciliği /Bahçe Bitkileri /Beslenme ve Diyetetik /Zootekni ve Hayvan Besleme /Tarım Ekonimisi /Gıda Katkı Maddeleri /Toprak ve Bitki Besleme /Tarım Makineleri /Bitki Koruma /Şeker, Şurup, Nişasta, Şekerleme Teknolojisi /Süt, Et ve Hububat Teknolojisi /Tarımsal Yapılar ve Sulama
SAVUNMA
Savunma Bilişimi (Yazılım Mühendisliği/Siber Savunma/ Strateji/Taktik Geliştirme/Bilişim Güvenliği ve Kripto Teknolojileri/İşletim Sistemleri) /Elektronik ve Sensör Sistemlerine Yönelik Teknolojiler /Sinyal, Görüntü ve Ses İşleme Teknolojileri /Radar Sistemleri Tasarım ve Geliştirme Teknolojileri /Tahrip Sistemleri Teknolojileri / Roket /Füze Teknolojileri (Orta/uzun menzil, taktik/balistik tasarım/üretim teknolojileri) /Mayın ve Mayın Temizleme Teknolojileri,Silah ve Mühimmat Teknolojileri / Enerji ve İtki Teknolojileri /Roket/Füze Kompozit Yakıt teknolojileri (Kara, Deniz ve Hava Platform Motor Teknolojileri,Elektriksel İtki Teknolojileri /Yakıt Pili Teknolojileri) /Malzeme ve Proses Teknolojileri /Fotonik/Optik Malzeme Teknolojileri /Hava ve Uzay Platformlarına Yönelik Teknolojiler /İnsansız Hava Aracı Teknolojileri,Aerodinamik Tasarım Teknolojileri / Uydu Sistemleri – Göreve Yönelik Modüler Uydu Gövdesi Geliştirme /Uydu Güdüm ve Kontrol, Yer Kontrol Teknolojileri /Kara ve Deniz Platformlarına Yönelik Teknolojiler /Aerodinamik Tasarım Teknolojileri, Yapısal Tasarım Teknolojileri /Mekanik Tasarım Teknolojileri,Hidrodinamik Tasarım /Enerjik Malzemeler Teknolojileri /Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer Sistemlere Yönelik Teknolojiler
UZAY
Uydu Tasarımı / Uydu Yer Kontrol Yerden Uydu Yönetim ve Görevlendirme /Yer İstasyonu Yer Seçimi /Fırlatma Aracı-Taşıyıcı Geliştirme /Uzay Güvenliği Takip, Kontrol, Tanımlama, İzleme Sistemleri /Uzay Bilimleri Astrofizik, Astronomi ve Kozmoloji, Yakın Uzay Fiziği /Atmosfer Bilimleri ve Yer Gözlemleri / Yaşam Bilim /Malzeme Bilimleri /İleri Düzey Veri ve Görüntü İşleme Uygulamaları
MAKİNE İMALAT TEKNOLOJİLERİ
Robotik ve Mekatronik /Biyocihazlar/ Medikal Makineler/ İmalat Teknolojileri
OTOMOTİV
BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ
İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ
ÇEVRESEL UYGULAMALAR
MALZEME BİLİMLERİ/TEKNOLOJİLERİ

Üniversitelerimizde temel bilim ve mühendislik bölümlerinin yukarıda  listelenen öncelikli alanlara göre yeniden yapılanması ve en iyiyi yapma hedefi güden mükemmeliyet merkezleri gibi çalışması yukarıda bahsi geçen teknolojilerin ülkemizde geliştirilmesi noktasında çok faydalı olacaktır. Ayrıca bu tip bölümler sayesinde temel bilim ve mühendislik bölümleri arasında var olan ve her geçen gün büyüyen formatik kopukluk da giderilebilecek ve uluslar arası nitelikli/paylaşımcı yüksek öğretim programları açılmış olacaktır.

Sonuç

Temel bilimlere ait yüksek öğretim bölümlerine yerleşen/tercih eden öğrenci sayısı, gün geçtikçe azalmaktadır. Bunun temel nedeni, ülke kalkınmasında temel bilimlere gerekli önemin verilmemiş olması, bağlantılı olarak orta ve yüksek öğretimde hak ettiği yeri alamamış olması ve gerekli planlama ve yatırımlarda temel bilimlere hak ettiği yerin verilmemiş olmasıdır. Sonuç olarak, orta öğretimde sayısal sınıflardaki öğrenci sayısı hızla azalmakta, bağlantılı olarak da yükseköğretimin temel bilimler (hatta mühendislik bilimleri) ile ilgili birçok bölümüne öğrenci bulunamamakta; ilgili bölümler küçülmekte hatta lisans programları zamanla kapanmaktadır.

Bu çalışmada sorunun çözümü için iki öneri sunulmuştur; a) Bologna Süreci çerçevesinde paydaşlar ile koordineli bir şekilde yüksek öğretimin yeniden yapılandırılması ve b) fen ve mühendislik alanlarında mükemmeliyet merkezleri konseptine uygun bir biçimde, Başbakanlık, Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK), TÜBİTAK ve Avrupa Birliği Çerçeve Programlarında öncelikli alan olarak gösterilen yeni bölümlerin açılması ve öğrencilerin bu bölümlere teşvik edilmesidir. Bu bağlamda her düzeyde temel bilim eğitiminin ülke kalkınması açısından önemli olduğu ve güçlenmesi için gerekli yatırımların Bakanlıklar ve merkezi idare düzeyinde yapılması gereği vurgulanmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

  • Başbakanlık Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu 2211-Öncelikli Alanlar Listesi
  • Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Paydaş Analiz Raporu, 2010
  • http://www.bogaz.tv/videolar/bilimgundemi/bilim-gundemi-20/, Prof.Dr. Osman DEMİRCAN ve Doç.Dr. Hüseyin ÇAVUŞ, Çanakkale-Boğaz TV’de yayınlanan 20 Mart 2014 tarihli Bilim Gündemi isimli program kapsamında “Yüksek Öğretimde Sayısal Bölümlerde Kontenjan Problemi” konusunun işlendiği yayın
  • osym.gov.tr (2010-ÖSYS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgiler)
  • osym.gov.tr (2011-ÖSYS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgiler)
  • osym.gov.tr (2012-ÖSYS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgiler)
  • osym.gov.tr (2013-ÖSYS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgiler)
  • osym. gov.tr (2014-ÖSYS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgiler)
  • Türk Fizik Derneği TÜRKİYE’DE TEMEL BİLİMLER : Durum Tespiti ve Yapılması Gerekenler Raporu; Nisan 2013
  • Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu / Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları 2003-2023 Strateji Belgesi (Versiyon 19 [2 Kasım 2004])

 

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail