Fizik Nedir? (Bölüm 24)

Kopernick-Kepler-Galileo üçlüsü ve sonrasındaki Fizik-7

Fizikte çığır açan buluşlar, ispatlar ve deneyler ardı ardına gelmekteydi. 1842 yılında Avusturyalı Fizikçi Christian Andreas Doppler  (1803-1853) ünlü Doppler yasası (veya Doppler etkisi) formülünü buldu. Bu yasa uzaklaşan cisimlerin frekanslarının azalıyor gibi gelmesinin matematiksel ifadesi idi. İlerleyen yıllarda bulunacak olan evrenin genişlediğine dair kanıtlardan bir tanesi olan, kızıla kayma adı da verilen fiziksel durum Doppler etkisinden başka bir şey değildir.

Bu süreçte termodinamik konusundaki çalışmalar da hızla sürmekteydi. Bir dönem fiziğin başbakanı olarak da isimlendirilen Hermann von Helmholtz (1821-1894) 1847 yılında Carnot tafından öne sürülen enerji korunumu yasasını ispat ederek önemli bir buluşa imza atmıştır. Carnot ve Helmholtz tarafından bulunan, termodinamiğin birinci yasası olarak da kabul edilen bu yasa, enerji korunumunun genel bir ifadesidir.

1848 yılında İngiliz bilim adamı James Prescott Joule (1818-1889) kollektif gaz dinamiği olarak tanımlanan kinetik teoride gazların hızlarını tespit etmiştir. 1850 yılına gelindiğinde, Alman Fizikçi Rudolf Clausius (1822-1888) ve Lord Kelvin adıyla da bilinen İskoç Fizikçi William Thomson (1824-1907) ilk defa Carnot’un çalışmalarında adı geçen entropi kavramı ile ilgili birtakım yorumlar ve formülasyonlar yapmıştır. Bu çalışma ise termodinamiğin ikinci yasası olarak isimlendirilmiştir.

İkinci yasaya göre fiziksel süreçler tersinmez (terse döndürülemez) bir şekilde yani entropisi artacak şekilde oluşmaktadır. Devamında, 1800’lü yılların ikinci yarısında Avusturyalı Fizikçi Ludwig Boltzmann (1844-1906) tarafından, kendi mezar taşında da yazılı olan, ünlü logaritmik formül ifade edilmiştir. Ayrıca Boltzmann hem atom teorisinin önemli bir savunucusu hem de istatistik mekanik üzerinde önemli katkılar vererek bu branşın kurucusu olmuştur.

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

Comments are closed.